Yazarın Adı ve Soyadı: Halide Edip Adıvar
Kitabın adı: Vurun Kahpeye
Yayın yeri ve yılı: İstanbul, 1975
Sayfa Sayısı: 214
Kitabı Neden Tavsiye Ediyorsun?-Üzerinde yaşadığımız toprakların değerini daha iyi bilebilmemiz ve hakkında az bilgimiz olan tarihin bazı dönemlerinin aydınlattığı için her türk gencinin, savaşın insanlar üzerindeki etkisini ve herkesin gerçek rengini nasıl da ortaya çıkardığını görebilmeleri için tüm dünya vatandaşlarının okuması gereken bir kitap.
Dili, alana katkısı: Dili ağır ve ağdalı, defalarca kelimelerin anlamına bakmaktan, cümleleri olması gerekenden geç algıladım. Tarihimizin hakkında çok az belge bulunan bir dönemini, birinci ağızdan anlatan nadir kitaplarından olduğundan önemli bir yer tutuyor.
Neden bu kitap okunmalı? Hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız bir dönem hakkında daha farklı bakış açılarını tanıyarak bilgi sahibi olabilmek için.
Dikkat Çeken Yönleri Neler?
Yazarın Kendine Özgü Bir Üslubu Var mı?
Kitap Hangi Açığı Kapatıyor? Tarihimizin hakkında az belge bulundurduğu dönemler hakkında, o zamanlarda yaşamış bir kadının gözünden olayları tekrar yaşayabiliyor, savaşı başka bir bakış açısıyla değerlendirebiliyoruz.
Kitap Daha Önce Alanında Yazılmış Literatüre Hakim mi? Anlattığı olaylar tarihle aynı seyirde ilerliyor, çelişen bir bilgi bulamasam da kurgu olduğu için bolca kişisel görüş içermekte.
Belli Bir Düzen Var Mı? Bazen kurguda ve olayları bağlamada bir başarısızlık ve aralarda boşluk olsa da genel olarak düzenli.
Belli Bir Amaca Hitap Ediyor Mu? Türk gençliğine bu vatanın nasıl korunduğunu ve kurulduğunu anlatmayı amaçladığını varsayarsak evet, ediyor.
Hedef Kitleye Uygun Mu? Evet, hedef kitlesi düşündüğüm gibi türk gençliğiyse.
Dili, Üslubu Nasıl? Dili ağır ve bol bol farsça ve arapça kökenli kelime içeriyor, bu yüzden osmanlıca sözlüğümü ikide bir karıştırmak zorunda kaldım, okuması zor ve zahmetli.
Bu kitap hakkındaki nihai kararınız nedir? Yazar karakterleri birbirine bağlamakta ve kurguda biraz başarısız olsa da, ingiliz çatısını ve romanını çok iyi bilmesi esere olumlu bir katkı sağlamış.
Okumaya Değer Mi? Evet, büyük taarruz yıllarındaki türk milliyetçilerinin fedakarlıklarını ve cesaretini gördükçe, insanın gözlerine yaşlar taarruz ediyor.
Alana Yeni Bir Şey Katıyor Mu? Elbette, hakkında çok az bilgimiz olduğu tarihi bir döneme, o zamanlarda yaşamış bir kadının gözlerinden bakabiliyoruz.
18 Kasım 2015 Çarşamba
17 Kasım 2015 Salı
Kitap Değerlendirmesi Yaparken Dikkat Etmeniz Gerekenler
Kitap Tanıtımı
(en basit şekliyle)
Fiziki Özellikler
Olumlu Yönler
Olumsuz Yönler
Sonuç
(en basit şekliyle)
- Fiziki özellikler
- Olumlu Yönleri
- Olumsuz Yönleri
- Sonuç
Fiziki Özellikler
- Yazarın adı ve soyadı
- Kitabın adı
- Yayınyeri,yılı
- Sayfa Sayısı
Olumlu Yönler
- Kitabı niye tavsiye ediyorsun?
- Dili, alana katkısı
- Neden bu kitap okunmalı?
- Dikkat çeken yönleri neler?
- Yazarın kendine özgü bir üslubu var mı?
- Kitap hangi açığı kapatıyor?
- Kitap daha önce alanda yazılmış literatüre hakim mi?
- Belli bir düzen var mı?
- Belli bir amaca hizmet ediyor mu?
- Hedef kitleye uygun mu?
- Dili, üslubu nasıl?
Sonuç
- Bu kitap hakkındaki nihai kararınız nedir?
- Okunmaya değer mi?
- Alana yeni bir şey katıyor mu?
24 Ekim 2015 Cumartesi
Kitap Değerlendirmesi Nasıl Yazılır?
Önünde iki aşamalı bir iş var evlat.
1>>Yazara her fırsatta soru sorup kitapta asıl anlatılmak isteneni anlamaya çalışarak sorgulamalısın.
Yazarın amacı ne?
Merkezi bir fikri var mı? Yazar fikrini belirtmiş mi yoksa okuyucu metinden mi çıkarım yapıyor?
İletişimi Kopuk Mu?
Olaylar ve şahıslar arasında kurulan bağlantılar kitap içerisinde önem sırasına nasıl sokuluyor?
Kurgu mantıklı ve tutarlı mı, konu açıklığa kavuşturulmuş mu? Siz olsanız nasıl yazardınız?
Yazarın Yaklaşımı
Fikirler geniş bir bakış açısıyla esere oturtulmuş mu? Yazarın özgün üslubu olayları veya konuyu algılamaya yardımcı oluyor mu?
Eksiklikler
İşlenen konuda tamamlanmayan bilgi, es geçilmiş kısımlar var mı? Bu kısımlar kitabın amacını anlamanı kolaylaştırıyor mu yoksa üzerindeki etkisini azaltıyor mu?
Dil
Akıcı mı? Şiirsel bir dili mi var anlaşılmayı zorlaştıracak az kullanılan/bilinmeyen kelimelerle mi dolu? Yazarın kolay iletişim taktikleri sayesinde aranızda doğal bir ilişkinin oluştuğunu hissediyor musun?
İlham
Yazar nereden ilham almış? Kullandığı kaynaklar arşivden mi yoksa yaşamın kendisinden mi? Yazdığı alanda daha fazla araştırma yapma isteğini sende uyandırdı mı? Konu ile ilgili temel olguların hepsine değinebilmiş mi?
Stalker
Yazarın önceki işleri neler? Deneyimleri ve biyografisiyle yazdıkları arasında bir bağlantı var mı? Tecrübeli mi? Bu alanda yazmasının altında yatan bir sebep var mı? İnternet amcayı meşgul edin.
2>>Değerlendirmeyi Yaz.
Kitap üzerindeki düşüncelerini sisteme sokarken ana bölümlerini geliştir. Temel noktaları belirledikten sonra giriş, gelişme ve sonuç olarak çalışmanı ayır.
Düşüncelerini sisteme sok.
Kitapla ilgili dönüm noktaları nelerdi-yani "kırılma noktası", tüm gidişatın değiştiği kısım- , aklınızda kalan tek yer ne? Titanik diyince insanların aklına nasıl geminin ucunda sarılmış iki sevgili geliyorsa, her kitabın da kolay kolay unutulmayacak bir "en" i vardır.
Temel Çatışma
Değerlendirmenin bir ana çatışmaya, tartışmaya ihtiyacı var. Ana fikri neydi sahi?
Yay
Elindeki özetini giriş,gelişme ve sonuca nasıl yedireceksin?
Öz Metin
İncelediğin eserin içindeki tartışma ve fikirleri genel bir bakış açısıyla içeren bir paragraf hazırla-özet demek değil bu-
Tebrikler, bilmen gereken her şeyi öğrendin. Mucx mucx.
1>>Yazara her fırsatta soru sorup kitapta asıl anlatılmak isteneni anlamaya çalışarak sorgulamalısın.
Yazarın amacı ne?
Merkezi bir fikri var mı? Yazar fikrini belirtmiş mi yoksa okuyucu metinden mi çıkarım yapıyor?
İletişimi Kopuk Mu?
Olaylar ve şahıslar arasında kurulan bağlantılar kitap içerisinde önem sırasına nasıl sokuluyor?
Kurgu mantıklı ve tutarlı mı, konu açıklığa kavuşturulmuş mu? Siz olsanız nasıl yazardınız?
Yazarın Yaklaşımı
Fikirler geniş bir bakış açısıyla esere oturtulmuş mu? Yazarın özgün üslubu olayları veya konuyu algılamaya yardımcı oluyor mu?
Eksiklikler
İşlenen konuda tamamlanmayan bilgi, es geçilmiş kısımlar var mı? Bu kısımlar kitabın amacını anlamanı kolaylaştırıyor mu yoksa üzerindeki etkisini azaltıyor mu?
Dil
Akıcı mı? Şiirsel bir dili mi var anlaşılmayı zorlaştıracak az kullanılan/bilinmeyen kelimelerle mi dolu? Yazarın kolay iletişim taktikleri sayesinde aranızda doğal bir ilişkinin oluştuğunu hissediyor musun?
İlham
Yazar nereden ilham almış? Kullandığı kaynaklar arşivden mi yoksa yaşamın kendisinden mi? Yazdığı alanda daha fazla araştırma yapma isteğini sende uyandırdı mı? Konu ile ilgili temel olguların hepsine değinebilmiş mi?
Stalker
Yazarın önceki işleri neler? Deneyimleri ve biyografisiyle yazdıkları arasında bir bağlantı var mı? Tecrübeli mi? Bu alanda yazmasının altında yatan bir sebep var mı? İnternet amcayı meşgul edin.
2>>Değerlendirmeyi Yaz.
Kitap üzerindeki düşüncelerini sisteme sokarken ana bölümlerini geliştir. Temel noktaları belirledikten sonra giriş, gelişme ve sonuç olarak çalışmanı ayır.
Düşüncelerini sisteme sok.
Kitapla ilgili dönüm noktaları nelerdi-yani "kırılma noktası", tüm gidişatın değiştiği kısım- , aklınızda kalan tek yer ne? Titanik diyince insanların aklına nasıl geminin ucunda sarılmış iki sevgili geliyorsa, her kitabın da kolay kolay unutulmayacak bir "en" i vardır.
Temel Çatışma
Değerlendirmenin bir ana çatışmaya, tartışmaya ihtiyacı var. Ana fikri neydi sahi?
Yay
Elindeki özetini giriş,gelişme ve sonuca nasıl yedireceksin?
Öz Metin
İncelediğin eserin içindeki tartışma ve fikirleri genel bir bakış açısıyla içeren bir paragraf hazırla-özet demek değil bu-
Dikkat et ey yolcu!
Kısa ve öz bir girişin ardından, özetimsi bir tanıtımı ikinci paragrafta yap.
Gelişme kısmında tespitlerini ve eleştirilerini döşe. Mantıklı ve alakalı ol.
Okurun düşünmesi için birkaç noktayı açık bırakarak ana fikrini işlediğin bir sonuç bölümünü yaz.
6 Ekim 2015 Salı
ETKİLİ İNSANLARI 7 ALIŞKANLIĞI -Stephen Covey
1-Sadece üzerinde etki güçlerinin olduğu konularda çabalarlar.
Etkili insanlar siyaset, enflasyon, futbol gibi üzerinde kontrolleri olmayan konularda konuşmazlar Haklı bile olsalar yakınmanın bir değeri olmadığını bildiklerinden sadece değiştirebilecekleri alanlara odaklanırlar.
İşi varsa, hükümetin politikalarından dert yanıp müşterilerin nankörlüğünden şikayet etmek yerine "ürünümü nasıl geliştirmeliyim ki insanlar onsuz yapamasın" diye düşünür. bu sorunun cevabı için yapılacak araştırmayı da göze alır, diğer insanlarsa bu araştırmanın gerektirdiği yoğun çalışmayı göze alamadıkları için saçmalarlar.
2- Sonunu düşünerek davranırlar
Bir işe giriştiklerinde kendilerine "ne yapıyorum" "nasıl hatırlanmak istiyorum" diye sorup arkalarından nasıl konuşulmasını istiyorlarsa öyle davranırlar. En önemliden en gereksize doğru düşünmeleri, uzun vadede doğru kararı vermelerini sağlar
3-Önceliklerinin farkındadırlar
Yapmak istedikleri ile yaptıkları arasındaki farkı minimumda tutmaya çalışırlar
4-KAZAN-KAZAN düşünürler
İki rakip yazar, birbirlerine çelme takmak yerine kendi okuyucu kitlelerine birbirini öneriyorlar. Böylelikle her ikisinin de okuyucu kitlesi genişliyor. Kendilerinin kazanması için başkalarının kaybetmek zorunda olmadığını bildiklerinden mutualist ilişkiler kurarlar
5-Önce insanları anlamaya çalışıp, sonra anlaşılmayı bekler.
Videonuzu yükledikten sonra "bu video için çok araştırma yaptım, beğenin bunu" demek yerine insanların hayatlarını kolaylaştıracak bilgiler vererek zenginleştirirler, ödül kendiliğinden gelir.
6-Artı güç için fırsatları kollarlar.
Diyelim ki iki tane ağaç var. ikisinin de elmaları çok üstte. İki insan tek başına uğraşırlarsa en fazla iki tanesine yetişebilirler. biri diğerinin sırtına çıkarsa, tüm elmaları toplayıp aralarında paylaşabilirler.
7-Bıçağı bilerler
Tüm gün boyunca aynı kör testereyle ağaç kesen adamı izleyen bir yaşlı dayanamayıp aşağı inmiş ve testereyi neden bilemediğini sormuş . Adam da testereyi bilemenin vakit kaybı olduğunu düşündüğünü söyleyince yaşlı testereyi onun için bileyerek 5 dakikalık bir vakit kaybıyla uzun vadede adama 5 saat kazandırmış.
Uzun süre aynı işte çalışmak yerine, arada istedikleri işleri yapmak için kendilerine vakit ayırırlar.
NASIL MİLYONER OLUNUR?- MJ Demarco
MJ DEMARCO'ya göre zengin olmanın üç yolu var.
Ya kaldırımda yürürsünüz, maaş gününden maaş gününe yaşarken kazandığınız kadar harcar, yeteneğinizi kullanmadığınız ortalama bir hayat sürersiniz. Başınıza bir kaza geldi mi ya da yaşlandınız mı geliriniz kesilir, kaldırımı seçen insanların finansal zekası gelişmemiştir.
Yavaş şeriti seçenler, bu büyük ihtimalle senin yolun. YIllarca okula gidip sigortalı bir işe girer, hala ölmemişseniz 75 yaşında milyoner olabilirsiniz.
Eğer ruhunuzu 40 yıl boyunca satıp 2 gün için 5 gün çalışmak istemiyorsanız,bu yolu tercih etmeyin.
Yine de bu yol hızlı şeriti kaldıramayan insanlar için idealdir
Hızlı şerit ise henüz gençken zengin olmak isteyenler için. Verdikçe aldığın, insanların gerçek ihtiyacını karşılayıp dünyaya bir değer kazandırdığın ,zengin olmak için en doğru yol, hizmetinizi geliştirerek daha çok para kazanabilirsiniz ama maaşınızı iki ayda ikiye katlayamazsınız.
Bu şeride geçebilmek için şu anda dünyaya vericek bir şeyin olmasa bile çalışmaya devam etmek gerekiyor.
Hızlı şeridin en önemli özelliği; ne kadar çok insana ne kadar çok değer verebilirsen o kadar çok para kazandırması. Bu yüzden marketteki kasiyer ay sonunu bekleyerek ömrünü geçirirken, bill gates 7 sülalesini sultanlar gibi yaşatacak kadar zengin.
ENDİŞELENMEYİ BIRAK YAŞAMAYA BAK -Dale Carneige
Yazar, endişelenmeyi bırakıp yaşamdan keyif almak için yapılması gerekilenler,
1- Kendinize sorun: En kötü ne olabilir?
Eğer hemen beyninize en kötü senaryoyu vermezseniz beyin belirsizlikle sizi endişelendirmeye devam eder. Beyninizi ikna ederken, en kötü senaryoyu açık ve detaylıca ifade etmelisiniz.
Eğer youtube'da bir kanal açarsanız en kötü ihtimalle ne olur? İçeriğinize çok sinirlenip evinizi yakmaya gelmezler, en kötü ihtimalle olumsuz bir yorum bırakırlar.
2- Endişelerin saçmalığının ayırdına varın.
Üzerinde etki gücünüzün olmadığı konularda endişelenmek sadece vakit kaybı.Her gün insanlar ölüyor ve tek suçları belli bir coğrafyada doğmaları. Her sabah bir insanın ölümünü izleyerek güne başlarsanız endişelendiğiniz küçük şeylerin gereksizliğinin farkına varırsınız.
3- Meşgul Kalın.
En çok endişelenen insanlar, ortalama meşguliyete sahip olup akşam evde haberleri izleyenler. Eğer eve gelince biraz hobinize odaklanıp sevgilinizle ilgilenirseniz beyin aynı anda iki farklı şeyi düşünemediği için beyninizde endişelenmek için yer kalmayacak. Kendinizi sevdiğiniz işle meşgul edin.
4- Zaten zengin olduğunuzun bilincine varın.
Ortalama 80 yıllık bir ömrümüz olduğunu varsayarsak bunun 60 yılında saçma sapan bir ev be içindeki gereksiz eşyalar için çalışıyoruz. En sonunda eğer şanslıysanız bir milyon liralık bir servete sahip olabilirsiniz.
Kollarınızı bir milyon liraya satar mısınız? Bacaklarınızı? İşte şimdiden iki milyon liralık bir varlığınız var. Ama bunu görmezden gelip daha fazlası için endişelenmeye devam ediyorsunuz.
BİR TEK ŞEY- Gary Keller
Yazara göre başarılı ve başarısız insanlar aynı güne ve aynı saate sahipken,bir kısmının sürünürken diğerinin zaferden zafere koşmasını, başarılı olanların "tek bir şey" ini bulmasına bağlıyor.
Kişisel gelişimle ilk kez tanışan her insan hemen hemen her konuda berbat olduğunu fark edince kendisini hepsinde geliştirmeye çalışır. Vücut geliştirirken gitar çalar, çizim dersleri alırken rönesans devri hakkında tarihi kitaplar okur.
Tüm bu süreçte heyecanını korurken iradenin batarya gibi olduğunu görmezden gelir.
Her şey olmaya çalışırsan hiçbir şey olamazsın. 20 yaşına varmadan Mark Zuckerberg, 30 yaşına gelmeden J.K. Rowling gibi olmak istiyorsan sadece yazılıma ya da sadece yazmaya odaklanmalısın.Aksi takdirde insan her şeyde ortalama olan ama hiçbir işte en iyisi olamayan sıradan birine dönüşür.
MİLYONER AKLIN SIRLARI -Harv Eker
1- Zengin İnsanlar tasarrufa değil kazanmaya odaklanır
Markete girip en ucuz peyniri bulup alacağım diye 20 dakika gezinmek yerine, o 20 dakikayı bin lira kazanabileceğiniz daha iyi bir iş için harcamalısınız. Büyük düşünün, fakirler küçük düşünür.
2- Zenginler fırsatlara, fakirler engellere odaklanır
Yoğun rekabetin olduğu bir işe girerken zengin "herkesin kattığından farklı nasıl bir değer katabilirim" diye düşünür,
Fakirler "işe girecektim de çok rekabet vardı" derler.
3-Zenginler diğer zengin ve başarılı insanlara hayranlık duyar, fakirler içerler ve alınır.
Fakirler ne zaman son model bir araba görse " şu herifin arabasına bak, kim bilir kaç kişinin canını yaktı bu arabayı almak için" diye düşünür. Zenginler kendilerinden daha iyi olan herkesin torpilli veya kötü adam olduğunu düşünmezler.
Fakirlerin parayla değil, hayatla ilgili hastalıklı bir bakış açısı var.
4- Zenginler satış yapıp para kazanmaya olumlu bakarken, fakirler bunun aşağılayıcı bir iş olarak görür.
Para kazanmayı utanacak bir şeymiş gibi gören insanların çoğu günde 10 saat para için çalışıyorlar ama sorulsa paranın önemli olarak görülmesini utandırıcı bulurlar.
.Ergenlerle nasıl seksin utanılacak bir şey olmadığı, insanın doğal bir ihtiyacı olduğu konuşuluyorsa, fakirlerle de para kazanmanın kötü bir şey olmadığı hakkında konuşmak gerekiyor.
5- Zenginler sonuçlara göre ödenmeyi ister, fakirler çalıştıkları saat sayısı arttıkça daha çok kazanmaları gerektiğini düşünür.
İnsanlara gerçek bir değer sunup ihtiyaçları karşılamanın daha kazançlı bir iş olduğunu bilmediklerinden, fakirler verimsiz de olsa çok çalıştıkça daha çok kazanmayı beklerler, sonuç ayın on beşinden on beşine geçmek bilmeyen bir hayat.
6-Zenginler paranın harcarken kazanıldığının bilincindedir, fakirler paralarını yönetmeyi bilmez.
7- Zenginler kendileri için, fakirler para için çalışır. sonra da ben daha çok çalışıyorum o niye daha çok alıyor diye mızmızlanır.
8- Zengin sürekli kendini geliştirmeye çalışıp yeni şeyler öğrenirken fakir zaten her şeyi bildiğini düşünür.
3 Saatte Bir Kitap Nasıl Okunur?
Hızlı okuma tekniklerini öğrenmek çok yorucu ve yoğun emek isteyen bir yolculuk olduğundan, bugün sizlerle hemen uygulamaya başlayabileceğiniz yeni bir taktik paylaşmak istiyorum.
Okuyacağınız kitabın seslendirilmişini 1,5x hızında dinlerken gözlerinizle elinizdeki kitabın satırlarını takip edin.
Disipline sokuyor, dalmayı engelliyor,verimlilik artıyor ve iki dakikada bir dikkatiniz dağılmıyor.
Bu metod elbette okumanın eğlencesini kaçırıyor.
Amaç kitapları hayatlarını bir üst sürüme taşımak ve zekileşmek için araç olarak gören insanlara yardımcı olabilmek.
AKIŞ -Mihaly Csikszentmihalyi
Yazara göre mutlu bir hayatın ve verimli çalışmanın yolu akış teorisinden geçiyor.
Kitabın büyük bir kısmı aynı cümle etrafında dönüyor: "Bir insan kendini mutlu ya da mutsuz yapabilir, dışarıdaki etkenlere bağlı olmaksızın sadece bilincinin içeriğini değiştirerek."
Öncelikle kendinizi akışa teslim etmeli, bilincinizi yeniden yapılandırmalısınız,
Masanıza oturmuş sürükleyici bir romana dalmışken birden uzun süredir yemek yemediğinizi fark ediyorsunuz, aynı hissi çalışırken de yakalamalısınız; işinize yeterince odaklanırsanız yarın için endişelenmeye, dün için üzülmeye enerjiniz kalmaz; zaman bükülür ve olumsuz hisler silinir.
"Çiksentmihay 'ın" akış grafiğine göre çok zor işler aşırı kaygıya yol açacağından, çok kolay olanlar da çabucak sıkacağından sadece dengede akışı bulmamız mümkün.
Eğer gündüzleri sıradan bir işte çalışıp akşamları televizyon karşısında geçirerek bir yaşam sürerseniz, bu durum kısa süre sonra sizi hissizlik bölgesine sokar. böylece endişelenecek, üzülecek her şeyi düşünmeye başlarsınız.Akış tecrübesini yaşamak için ise bu bölgeden çıkmak ve coşku bölgesine girmek gerekir.
Kısacası, sevdiğimiz işi bulup uzmanlaşmaya başlarsak kendimizden geçtiğimiz "akış" anına ulaşabiliriz.
PRENS-Niccolo Macchiavelli
Macchiavelli'nin bir prensin topraklarını başarılı bir şekilde yönetmesi için 5 önerisini topladığı bu kitaptaki taktikler hayatın başka alanlarında da kullanılabilir.
1- "Yaşadığımız hayat yaşamamız gerekenden çok farklı" toplumun nasıl olması gerektiği ile ilgili hepimizin fikirleri var, magazin yerine belgeseller izlememiz gerektiğini biliyoruz ama ünlüleri kusarken izlemeye devam ediyoruz. herkes kendisini geliştiren yararlı programlar izlemesi gerektiğini bilir ama kimse izlemez.
Aynı durum siyaset için de geçerli,dürüst siyasetçiler belgesel satmaya çalışan televizyoncular gibi başarısız olur ve ilgi görmez. Oy alamaz.
2- Sürekli iyi olmaya çalışan insanlar, ortalama insanların arasında mahvoluşa mahkumdur.
Başarılı olmak isteyen insanlar nasıl kötü olunması gerektiğini öğrenmeliler.
Dürüst bir siyasetçi durgunlaşmaya başlamış ekonomiye çözüm olarak halkına " fakir olmaktan bıktıysanız televizyonun karşısında tüm gün boyunca oturmak yerine kalkıp çalışın" derse oy alamaz.
Ama, "ekonomiyle ilgili öyle bir şeyi değiştiricem ki büyülü bir şekilde paranız olucak" derse,seçimi kazanır.
3-Bayağı bir topluluk her zaman görünüşe önem verir.
kusan ünlüleri izleyen insanlarla uğraşıyorsunuz, iyi olmanıza gerek yok iyi görünün yeter. insanlar televizyonlarda hayırseverleri hayranlıkla izlerken, onların multi milyar liralık şirketleri iyi olarak kurmadıklarını bilirler ama iyi olmalarından ziyade öyle görünmeleriyle ilgilenirler.
4- Rakip ya tamamen ezilmeli, ya da iyi davranılmalı. çünkü hafif sıyrıklardan sonra öcünü almaya geri gelir, ağır darbelerde ise cesaretleri kırılır. ya da verilmesi gereken zarar zarifçe gerçekleştirilmeli, böylelikle intikam korkusundan kurtulunmuş olur.
5- Prens zor görevleri başkalarına vermeli, sevilen meseleleri kendisi halletmeli. Borgia bir isyanı bastırması için bir adamını yollar ve güç kullanmasını, sorunu halletmesini gerekirse kafalarını kopartmasını söyler. Görevli isyanı bastırıyor ama halk Borgia'nın yaptıklarını çok zalim bulduğundan yönetimi indirmek istiyor. Borgia halkı sakinleştirmek için pis işini halletmiş adamı meydanda vahşice ikiye bölüp cesedini şehir merkezine asıyor.Ardından halk için şenlik düzenleyince de insanlar kızgınlığından kurtuluyor.
İyi bir örnek demiyorum ama, yaptıklarınız için günah keçisi bulmak üzerinize doğrultan öfkeyi azaltır. Mankenlerin her haltı yedikten sonra "uyutuldum" demesi ya da ünlülerin yaptıkları uygunsuz işlerden dolayı "piyasa böyle, uyum sağlamak zorundaydım demesi gibi
İRADE GÜCÜ NASIL ARTTIRILIR?- Kelly McGonigal
1-Dengeli Uyumak
Alışverişe gitmek ve oturup çalışmak arasında ya da sağlıklı beslenmek ile pizza yemek arasında karar veremediğinizde; uykunuzu almış olmanız doğru olanı seçmenizde yardımcı olur.Az uyku doğru kararlar vermeyi zorlaştırır, zinde bir beyinle verimli çalışmak için dengeli uyku almak gerekiyor.
Uykusuz kalmanın zararları sarhoşlukla aynı etkileri gösterir: dikkat dağınıklığı,saçmalama,gerilim
2-Beyin için spor
Spor salonuna ilk gittiğiniz gün zorlukla kaldırabildiğiniz ağırlığı birkaç ay sonra su şişesi gibi kaldırmaya başlarsınız. beyin de düzenli olarak doğru kararlar verdikçe zamanla doğğru olanu daha rahat seçmeye başlar.
3- Sabah pilinizi doğru kullanın
Eğer sabah ilk iş maillerinizi kontrol edip facebook'a girerseniz kas gibi olan istenç gücünüz yaratıcı ve üretici işlere zaman kalmadan yorulur.
Göbeğinizi ertimek için mekik çekmek yerine koşu bandında yürümüş olur, bataryanızı önemli işlere gelmeden bitirirsiniz.
BULAŞICI: BİR AKIM NEDEN TUTAR?- Jonah Berger
Yazar bir fikrin tutması için gerekli olan bileşenleri 6 maddede sıralamış.
SOSYAL KONUMA ETKİSİ: İlk madde paylaşılabilirlik ile ilgili. Ürününüzün sosyal konuma olumlu bir etkisi olmalı ki insanlar arkadaşlarıyla paylaşmak istesin.
Diyelim ki Akmerkez'deki ünlü markalardan birinden 1500 liralık bir çanta aldınız. Bu çantayı mı sosyal paylaşım sitelerinde paylaşmaya daha meyilli olursunuz, yoksa Sosyete pazarından benzer bir çantayı 15 liraya aldığınızda mı?
Ürününüz için oluşturduğunuz imaj, insanların kullanmaktan gurur duymasını sağlayacak türden olmalı.
BAĞDAŞTIRILABİLİRLİK: ürününüzü çok satan başka bir ürünle özdeşleştirerek belli zamanlarda tetiğe basmalısınız.
Eğer youtube'dan ajdar'ın çikita muz şarkısının izlenme istatistiklerine bakarsanız, en çok izlendiği ayın muzun çıktığı zamana denk geldiğini fark edersiniz.
Aynı şekilde satışları düşmeye başlamış bir çikolata markası, yeni bir pazarlama stratejisi geliştirip kahve içerken yanında çikolata yemenin çok iyi gittiğine dair reklamlar yapmaya başlayarak çikolata-kahve ikilisini özdeşleştirdi. Kısa süre sonra insanların aklına her kahve içtiklerinde çikolata yemek geldi,
İnsanların geliştirdiği yeni alışkanlık çikolata satışlarına yansıdı ve satışlar arttı. Halbuki çikolatayı kahve yerine saleple özdeşleştirselerdi, salep daha az tüketilen bir içecek olduğu için satışlar düşünüldüğü kadar artmayabilirdi.
Üçüncü bileşen Yoğun Duygular Uyandırmak
İnsanlar kendilerinde belli başlı bazı duyguları uyandıran olay ve ürünleri paylaşmaya daha eğilimlidir. burada dikkat etmeniz gereken kısım insanları üzmemek. Sevgi, neşe,kızgınlık,nefret uyandırırsanız paylaşılır olursunuz, ama insanlar genelde üzüldüklerinde bir şey paylaşmak istemezler
Dördüncü madde sürü psikolojisi
Eğer birikmiş paramızla altına ya da arabaya yatırım yapmak arasında kalmışsak genelde çevremizdekiler ne yapıyorsa biz de onu yapmaya meyilli oluruz. Çoğunluğun tercihi, bireyin tercihini etkiler.
Diğerleri müşterinizin ürününüzü kullandığını görüyor mu?Sıklıkla tercih edildiğinizi hedef kitlenizin gözüne sokun.
Madde beş, işe yarıyor mu?
Fikriniz, tekniğiniz ya da ürününüz insanların işine yaramışsa,insanlar paylaşıp yakınlarına,tanıdıklarına da yardımcı olmak ister.
Son olarak, ürününüzün iyi bir hikayesi olması gerekir.
Diyelim ki arçelik harika bir çamaşır makinası çıkardı.tüm o sıkıcı özellikleri anlattığında ne kadar ileri teknolojide bir ürün olsa da kimsenin ilgisini çekmez. Eğer marka, yeni bir telefonu yıkamak için çamaşır makinasının içine atarsa ve bunu videoya çekerse, insanlara aralarında konuşabilecekleri bir malzeme vermiş olur.
GÜÇLÜ OLMANIN 48 YASASI- Robert Greene
Kural Bir, Üstünü Gölgede Bırakma.
Çoğu genç ve tecrübesiz çalışan, iş dünyasına girer girmez şirketin geleceği için muhteşem fikirleriyle patronu etkilemek için varını yoğunu döküyor, bu düşünüldüğü gibi kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya yardımcı olmuyor. Eğer 40 yaşında bir adamın altında çalışıyorsanız ve patronunuzdan çok daha zeki ve becerikliyseniz, bunu gözüne sokmayın,
Kural İki, İcraatle Kazan, Lafla Değil.
Michelangelo bir eserini bitirdikten sonra kibirli bir adam içeri girip heykeli incelemiş ve burnunun çok büyük olduğunu söylemiş, michelangelo, adamın heykelin burnunu yamuk görmesinin sebebinin perspektif olduğunu biliyormuş ama bozuntuya vermeden eline çekici alıp yalancıktan burna vurmaya başlamış. Sonra kibirli adama dönüp düzelmiş mi diye öbür köşeye gidip tekrar bakmasını isteyince adam bu kez burnun mükemmel olduğunu söylemiş.
Kural Üç, Mutsuz ve şanssız insanlardan uzak dur.
Hayatınıza sürekli olumsuzluk getiren arkadaşlarınızla ilişkinizi kesin, sürekli başlarına akıl almayacak şanssızlıklar geliyorsa uzaklaşın. Bu insanları tedavi edebileceğinizi düşünerek yanılgıya düşmeyin.
Kural Dört, Yardım isterken insanların çıkarına hitap edin, merhametlerine değil
Diyelim ki çocukluktan beri tanıdığınız ve pek çok kez yardımcı olduğunuz arkadaşınızdan bu kez de siz zor durumda kaldığınız için yardım istemek için aradınız. Cevap vermeden önce iki saniye duraksadı ve bir bahane uydurmak üzere olduğunu hissettiniz. O sırada bu kuralı hatırlayın ve yardım edebilirse çıkışta yemek ısmarlayabileceğinizden bahsedin.
Kural Beş, Saygı Kazanmak İçin Az Bulunurluğu Kullanın.
Her ergen ailesinin kişisel alanına saygı duymadığından ve baskıcı tavırlarından rahatsız olduğundan şikayet eder. Bunun sebebi insanların masraflarınızı karşıladığı sürece size karışma hakları olduğunu düşünmeleri. Eğer sevgilinize, hobinize, okuduğunuz kitaba karışılmasını istemiyorsanız, evden ayrılıp hayallerinize odaklanarak özgürlüğünüzü kazanmalı ve kendinizi özletmelisiniz. Kısa süre sonra sizi özleyip arıyacaklar ve eskisi kadar boğmayacaklar. Eğer hoşunuza gitmeyen konulara girip şikayet etmeye başlarsa da telefonu her zaman işiniz çıktığını söyleyip kapatabilirsiniz kısa süre sonra pavlov ve sormayacak
Dilediğin Gibi Düşün Herkes Gibi Davran
Abd kongresinde 535 üyenin hepsi ateist olmadığını iddia eder, bu güçlü ve varlıklı insanların hepsi elbette Katolik değiller ama altıncı kuralın önemini biliyorlar.
Kural 32: İnsanların hayalleriyle oynayın.
Ekonominin kendini geliştirmesi için eğitime önem vermeli televizyon başında daha az kütüphanede daha fazla vakit geçirmeliyiz, kısa vadede görmesek de uzun süreçte sonuçları görebiliriz diyen siyasetçi, oyların yüzde birini alır.
Diğeri ise tüm maaşlara 100 lira zam öneriyor. O kazanır. Oyların yüzde doksanını alır
Dürüst siyasetçiler asla kazanamaz,
Kural 34: Gerçekleştirene kadar taklit et.
Kral olmak istiyorsanuz önce öyle giyinmeye başlamalısınız. Nasıl giyinirseniz o kadar etkili olursunuz.
Kural45: Değişim üzerine konuşun ama çok yenilik yapmayın.
İnsanlar değişim hakkında konuşmaya bayılır ama değişmek istemezler
"Ben de onun gibi olmak istiyorum, erken kalkıp spor yapııcam"
Kural 30: Sıkı çalış, ama çaba göstermemiş gibi davranın
Evde çalışın okulda değil herkesin gözünde dahi olursunuz.
Kural 31: Seçeneklerler sun ama ne seçilirse seçilsin kendi kazancına olsun. Seçilenden fayda sağlamayı her zaman bil.
Kural 46: Çok mükemmel görünme.
Sizi tehdit olarak görmemeliler.
DOST KAZANMA VE İNSANLARI ETKİLEME SANATI-Dale Carneige
1-İsimleri tekrar et.
Kendi adımız kulağımıza dünya üzerindeki en güzel ses gibi gelir. İnsanlarla tanışırken hakkınızda ne düşünüleceği ile ilgili gerilmek yerine karşınızdaki dinleyin ve beden dilinizle onu önemsediğinizi hissettirin. Tanıştıktan sonra isimleri tekrar ederek hafızanıza yerleştirin ve günlük konuşmalarda abartmadan kullanmaya devam edin. Bu aranızdaki bağı güçlendirir.
2-Hatanı fark eder etmez özür dile ve insanlara önemli olduklarını hissettir.
Arkadaşınızın terfisini kutlamak için yemeğe çıktınız ve gece herkes ayakta zar zor durabilecek kadar çok içtiğinden şoförlük yapmak size düştü. Yorgun argın arabayı sürerken birden arabadaki herkesin karnı acıkıyor ve pizza istiyorlar. Siz de pizzacıya kısa yoldan gidebilmek için sola dönüş yok işaretini görmenize rağmen dönüyorsunuz.
Haliyle ileride polis arabanızı kenara çekiyor önce iyi akşamlar dileyip halinizi hatrınızı, sonra sizi neden çektiğini bilip bilmediğinizi soruyor . Direk inkar edip “Zaten çok geç, hiç araba yok ortalıkta zaten , işareti görmedim, ben dikkatliyimdir zaten” diyerek karşınızdakinin zekasını küçümseyen bahaneler uydurmak ve cezadan yırtmak istiyorsunuz. Asla işe yaramayacak ve tartışmayla bitecek bu taktikler yerine hatanızı kabul edin ve karşınızdaki insanın yaptığı işi önemli olarak gördüğünüzü hissettirin. Hem pek rastlanmayan bir tepki verdiğiniz için hem de karşınızdakini önemli hissettirdiğiniz için büyük ihtimalle ceza almazsınız
Burada samimi olmanız çok önemli, sahte tavırlar sergilememek için öncelikle kendinizi polisin yerine koymalı ve işinin zor olduğuna dair empati yapabilmelisiniz.
Sarhoş veya acemi sürücünün tekinin küçük bir çocuğa çarpıp hayatını mahvedebileceği korkunç kazaları bu insanlar engelliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)